Atatürk Heykeli

         Eski Türk filmlerinde elinde tahta bavulu ile Haydarpaşa’nın önünde gelip İstanbul ile ilgili “Seni yenmeye geldim İstanbul” gibisinden afilli sözler söyleyen esas oğlanın, aslında bu sözleri söylerken baktığı yönde İstanbul yoktur. İstanbul sağda, solda ve arkasındadır. Ettiği sözü mutlaka yerine getirecekmiş gibi kararlı gözlerle baktığı yerde sadece Marmara denizi vardır ve  tabi biraz ilerde de bir kaç küçük ada.  Aslında kafasını biraz sağa çevirse Tarihi yarımada denen esas İstanbul. Biraz sola çevirse körlerin şehri denilen Kadıköy vardır. ( bu konu biraz uzun ama kısaca söylemek gerekirse İstanbul’da ilk yerleşim Kadıköy’de olmuştur o günün koşullarında stratejik olarak daha önemli mevkide bulunan tarihi yarımada çok sonradan yerleşim alanı olarak kullanılmaya başlanmıştır ki buraya yerleşenler bu yüzden Kadıköy’e körler şehri derler) Sırtını verdiği Haydarpaşa Garı ise malum Anadolu yakasının bitiş noktasıdır ki geriye doğru İstanbul’un Anadolu yakasının tümünü içerir ve esas oğlanın bu anlamda arkası sağlamdır.
         Konuya neden Haydarpaşa’dan girdik söyleyelim. Dünya üzerinde mevcut irili ufaklı bir çok kentin simgesi diye ifade edilen ve görüldüğünde o şehri akla getiren nesneler vardır ki ,bunlar bir bina olabileceği gibi sebze, meyve yahut o kentte doğmuş günlü kişiler dahi olabilmektedir. İstanbul’un simgesi nedir dendiğinde akla Haydarpaşa Garının tarihi binası gelebileceği gibi, Kız kulesi, Ayasofya, Sultanahmet veya Süleymaniye cami, Boğaz köprüsü, Galata kulesi gibi yapılar da ayrı ayrı ve bir kaçı hatta hepsi birlikte simge olarak gelebilir. Tümü kabul görebilir ihtişam ve önemdedirler ki, aslen İstanbul’un simgesi olmayı analarının ak sütü gibi hak etmiş olduklarını da iddia etmekte herhangi bir sakınca görmüyorum.
         Amma velâkin yine eski Türk fotoğraf veya filmlerinden de anlıyoruz ki aslında İstanbul’un simgesi hiç bir şeydir. Yada şöyle diyelim İstanbul’un simgesi, R harfi harfi ters yazılmış “İstanbul hatırası” yazan bir cümleden başkası değildir. Kendilerine İstanbul’dan hatıra kalsın diye genelde anne baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailenin hep birlikte  çektirilen fotoğraflarında arka planda az önce bahsettiğimiz hiçbir simge bulunmaz. Sadece arka planda, üzerinde  İstanbul hatırası yazan bir perde vardır ki, fotoğrafın çekildiği yerin İstanbul olduğunun ispatı da pek mümkün görülmemektedir. Önünde İstanbul hatırası olsun diye fotoğraf çekilecek bir çok simgesi bulunan İstanbul’un hatıra olarak hiçbir simgenin bulunmaması kendi içinde tez konusu olabilecek tezatlık içerse de bir çok kent bu kadar şanşlı değildir. Yani o kentlerde o şehrin simgesi olan Bina , Anıt, Heykel gibi yapılar önünde fotoğraf çekinilir ki biz buna şahitli, ispatlı hatıra fotoğrafı diyebiliriz gönül rahatlı ile.
              Karadeniz’in incisi Samsun’umuzun da tek ve çok önemli ve değerli simgesi Atatürk Heykeli adı ile bilinen Onur Anıtıdır. Bu, şahlanan at üzerinde ki Atatürk heykeli Samsun’lu biri olarak tamamen objektif davranacağımdan şüphe duyulmayacağı üzere bence, Türkiye’deki en güzel, harikulade, mükemmel, eşi bulunmaz bir şaheserdir.


Devam edecek...